Kişisel Verileri Koruma Kurulunun 13/02/2020 tarihli ve 2020/120 sayılı Karar Özeti


“İlgili kişilerin kişisel verileri olan banka hesap hareketlerinin, mevduat bilgilerinin, para yatırma ve çekme işlemlerinin açık rızaları olmaksızın vergi müfettiş yardımcısı tarafından hukuka aykırı olarak işlenmesi” hakkında Kişisel Verileri Koruma Kurulunun 13/02/2020 tarihli ve 2020/120 sayılı Karar Özeti

 

Karar Tarihi : 13/02/2020
Karar No : 2020/120
Konu Özeti : İlgili kişilerin kişisel verileri olan banka hesap hareketlerinin, mevduat bilgilerinin, para yatırma ve çekme işlemlerinin açık rızaları olmaksızın vergi müfettiş yardımcısı tarafından hukuka aykırı olarak işlenmesi

 

Kuruma intikal eden şikayet dilekçesinde özetle; ilgili kişilerin çalışmakta olduğu mükellef kurum hakkında Vergi Müfettiş Yardımcısı tarafından yapılmış olan bir vergi incelemesi sonucunda düzenlenen “Vergi Tekniği Raporunda” (Rapor) kendileri ile ilgili bir vergi incelemesi olmamasına rağmen şahıslarına ait kişisel veri olan banka hesap hareketlerinin, mevduat bilgilerinin, para yatırma ve çekme işlemlerinin rızaları olmaksızın hukuka aykırı olarak işlendiği belirtilerek, veri sorumlusu ile ilgili olarak 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (Kanun) kapsamında gereğinin yapılması talep edilmiştir. 

Bu kapsamda, başlatılan inceleme çerçevesinde veri sorumlusu Bakanlıktan şikâyete konu Raporda adı geçen şikâyetçilerin yapılan vergi incelemesinin konusu olup olmadığı; şikâyetçilerin şahıslarının vergi incelemesinin konusu olmamasına rağmen banka hesap hareketlerine, mevduat bilgilerine, para yatırma ve çekme işlemlerine bakılmış olması halinde bunun hangi yasal gerekçelerle yapıldığı hususlarının açıklanması istenilmiştir. Veri sorumlusundan alınan cevabi yazıda;

  • Vergi Denetim Kurulu Maltepe Küçük ve Orta Ölçekli Mükellefler Grup Başkanlığının görevlendirme yazılarında, mükellef şirketin 2012 ila 2016 yılları arası ihracat teslimleri nedeniyle KDV iadesi yönünden incelenmesinin istendiği,
  • Herhangi bir hazine zararı doğmaması adına kapsamlı bir araştırma yapıldığı ve yapılan araştırmada, mükellefin banka hesaplarında normal hayata ve ticari icaplara uymayan şekilde, banka şubesinden yüklü miktarlarda elden para yatırma işlemlerinin tespit edildiği; söz konusu işlemleri mükellefin %100 ortağı olan şahıs ve bu şahıs tarafından kurumu temsile vekil tayin edilen şikayetçi ilgili kişilerin gerçekleştirdiği,
  • İlgili kişiler tarafından yatırılan paraların yine aynı gün içinde çek keşide edilmek suretiyle borcun ödenmesinde kullanıldığı; yapılan araştırmada, çekin mükellef şirket tarafından borçluya verildiği gün birçok firma tarafından, tek elden çıkmış gibi ciro edildiği ve aynı gün para yatırılan banka şubesinden, herhangi bir mükellefiyeti olmayan alakasız kişiler tarafından tahsil edildiğinin tespit edildiği,
  • Ciro silsilesinde yer alan firmalar hakkında olumsuz tespitler bulunması üzerine 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3 üncü maddesi gereğince olayın gerçek mahiyetini ortaya çıkarmak üzere 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 39 uncu maddesi ile 31/10/2011 tarihli ve 28101 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Vergi Denetim Kurulu Yönetmeliğinin 80 inci maddesine dayanılarak hazırlanan “Vergi İncelemeleri ile İlgili Bilgi Taleplerinde Uyulacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönerge”nin 6 ncı maddesi hükmü gereğince ilgili kişilerin, sadece mükellef kurumun çek ödemesi olarak kullandığı bankalarda bulunan hesapları hakkında bilgi talebinde bulunulduğu,
  • Banka hesaplarının incelenmesi neticesinde şüphelerin yerinde olduğunun görüldüğü, mükellef şirketin çekleri tahsil edilir iken, tahsil edilen tutarlar bazında, ilgili kişiler tarafından şahsi banka hesaplarına kimi zaman aynı tutar kimi zaman ise farklı tutarların geri yatırıldığının tespit edildiği ve pek çok çekin tahsilatı sırasında ilgili kişilerin aynı şubede bulunup işlem gerçekleştirdiğinin anlaşıldığı,
  • Bakanlık Vergi Müfettişlerinin, yürüttükleri vergi incelemeleri ile ilgili bilgi istemelerinin esas olduğu, müfettiş tarafından istenen bilgilerin gerek mükellef şirket tarafından adı geçen iki şahsa vekâlet verilmesi gerek incelenen mükellefin işlemlerinde önemli bir yer teşkil etmesi nedenleriyle, incelemenin dışına çıkılması ve ilgisiz kişilerin banka hesaplarının istenmesi anlamını taşımadığı, diğer bir deyişle yapılan işlemin yasal olduğu

ifadelerine yer verilmiştir.

Konuya ilişkin yürütülen inceleme neticesinde Kişisel Verileri Koruma Kurulunun 13/02/2020 tarih ve 2020/120 sayılı Kararı ile,

  • 213 sayılı Vergi Usul Kanununun (213 sayılı Kanun) “Vergi Kanunlarının uygulanması ve ispat” başlıklı 3 üncü maddesinin B fıkrasına göre,  vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin her türlü işlemin yemin dışındaki her türlü delille ispatlanabileceği, olayın özelliğine göre mutat olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin iddia edende olduğu
  • 213 sayılı Kanunun “İncelemeye yetkililer” başlıklı 135 inci maddesine göre vergi incelemesinin; vergi müfettişleri, vergi müfettiş yardımcıları, ilin en büyük mal memuru veya vergi dairesi müdürleri tarafından yapıldığı,
  • Benzer şekilde, 213 sayılı Kanunun “İncelemede uyulacak esaslar” başlıklı 140 ıncı maddesinin yedinci fıkrası çerçevesinde vergi raporlarının hukuka aykırı olmaması bakımından katı ve çok aşamalı prosedürlerin öngörüldüğü,
  • Yine, anılan maddenin on birinci fıkrasının; “Bu maddede belirlenen esaslar çerçevesinde, vergi incelemelerinde uyulacak diğer usul ve esaslar, komisyonların teşekkülü ile çalışma usul ve esasları ve Merkezi Rapor Değerlendirme Komisyonu tarafından doğrudan değerlendirmeye tabi tutulacak vergi inceleme raporlarının tutarları, Maliye Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle belirlenir.” hükmünü; 178 sayılı “Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname”nin “Bakanlığın düzenleme görev ve yetkisi” başlıklı 39 uncu maddesi ise; “Bakanlık, kanunla yerine getirmekle yükümlü olduğu hizmetleri tüzük, yönetmelik, tebliğ, genelge ve diğer idari metinlerle düzenlemekle görevli ve yetkilidir.” hükmünü amir olduğu, 
  • Anılan düzenlemelere dayanılarak yayımlanan “Vergi İncelemelerinde Uyulacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik”in (Yönetmelik) amacının, vergi incelemelerinde uyulacak usul ve esasları düzenlemek olduğu, Yönetmeliğin “Vergi inceleme görevinin verilmesi” başlıklı 6 ncı maddesi uyarınca; 
    (1) Vergi inceleme görevi yazı ile verilir. İnceleme görevi yazılarında; nezdinde inceleme yapılacak kişilere ve konulara ilişkin bilgilere, incelemenin türüne, gerekçesine, dönemine ve süresine ilişkin hususlara yer verilir. İnceleme görev yazısı ekinde yer alan belgeler, elektronik ortamda inceleme yapmaya yetkili olanlara gönderilebilir.
    (…)
    (3) Vergi incelemesi, sadece inceleme görev yazısında belirtilen konu ve döneme ilişkin olarak yapılır. İnceleme konusu ve dönemi ile ilgili olmayan herhangi bir hususa ilişkin mükelleften bilgi ve belge talebinde bulunulamaz. Yürütülmekte olan incelemeler sırasında, görevlendirme yazısında belirtilenden farklı bir konu veya döneme ilişkin eleştiriyi gerektiren hususların tespiti durumunda söz konusu durum inceleme görevini verenlere bildirilir. Görevlendirme yazısında yer alan inceleme konusuna giren tespitlerin, bu yazıda yer almayan farklı vergi türlerine ilişkin olarak da rapor yazılmasını gerektirmesi durumunda, bu husus yeni bir görevlendirme gerektirmez.
    (4) Yürütülmekte olan incelemeler sırasında farklı bir mükellef nezdinde inceleme yapılma ihtiyacı duyulduğunda durum gerekçeleri ile birlikte bağlı olunan birime bildirilir. (…)
    ” hükmünün düzenlendiği,
  • Diğer bir deyişle, vergi incelemesi esnasında görevlendirmede yer alandan farklı bir konu veya döneme ilişkin eleştiriyi gerektiren hususlar tespit edilirse, herhangi bir yeni görevlendirmeye gerek olmaksızın bu durum inceleme görevini verene bildirilerek o konuya ilişkin araştırma yapılabileceği, kaldı ki, Vergi Müfettiş Yardımcısı tarafından düzenlenen cevabi yazıda yapılan kişisel veri işleme faaliyetinin inceleme kapsamında kaldığının ifade edildiği,
  • Yönetmeliğin “İnceleme tutanakları” başlıklı 16 ncı maddesinde; 
    MADDE 16 – (…)
    (4) Tutanakta yer alan hususların vergi kanunları karşısında yapılması muhtemel işlemler bakımından ispatlama vasıtası olduğu ve yapılması muhtemel işlemlerin neler olduğu mükellefe izah edilir.
    (5) Vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlar, ilgilileri tutanakları imzalamaları için zorlayamazlar. İlgililer tutanakları imzalamaktan çekindikleri takdirde tutanakta bahis konusu edilen olaylar ve hesap durumlarını ihtiva eden defter ve belgeler, nezdinde inceleme yapılandan rızasına bakılmaksızın alınır ve inceleme neticesinde tarh edilen vergiler ve kesilen cezalar kesinleşinceye kadar geri verilmez. İlgililer her zaman bu tutanakları imzalayarak defter ve belgeleri geri alabilirler.
    (6) Suç delili olan defter ve belgeler mükellefin rızasına bakılmaksızın alıkonulur. (…)
    ” 
    hükmüne yer verildiği,
  • Bu kapsamda, mükellef tutanakları imzalamaktan imtina etse dahi tutanakta yer alan olayları ve hesap durumlarını içeren defter ve belgelerin mükellefin rızası olmaksızın alıkonulacağı, benzer şekilde, suç delili niteliğinde olan defter ve belgelerin de mükellefin rızası olmaksızın alıkonulabileceği,
  • Öte yandan, Yönetmeliğin 17 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde “vergilendirme ile ilgili olaylar ve/veya hesap durumları”nın vergi inceleme tutanaklarında yer alacağı hususunun da düzenlendiği,
  • Söz konusu Rapor bakımından yapılan işlemlerin kişisel veri işleme faaliyeti olduğu ve bu kapsamda Bakanlığın veri sorumlusu; vergi müfettiş yardımcısının ise Bakanlığın çalışanı olduğu, Kanunun 5 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasında;  kişisel verilerin ilgili kişinin açık rızası olmaksızın işlenemeyeceği; (2) numaralı fıkrasında belirtilen şartlardan birinin varlığı halinde ise, ilgili kişinin açık rızası aranmaksızın kişisel verilerinin işlenmesinin mümkün olduğunun hükme bağlandığı, vergi incelemesine ilişkin olarak bu incelemenin amacı ve gerçekleştirilmesine yönelik 213 sayılı Kanunda ve ilgili Yönetmelikte detaylı düzenlemelere yer verildiği, bu çerçevede, somut olay bakımından yapılan incelemede işlenen kişisel verilerin Kanunun 5 inci maddesinin (2) numaralı fıkrasının (ç) bendinde yer alan “Veri sorumlusunun hukuki yükümlülüğünü yerine getirebilmesi için zorunlu olması” şartı kapsamında işlendiğinin değerlendirildiği, 
  • Öte yandan, Kanunun “İstisnalar” başlıklı 28 inci maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendinde kişisel veri işlemenin kanunun verdiği yetkiye dayanılarak görevli ve yetkili kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca, denetleme veya düzenleme görevlerinin yürütülmesi ile disiplin soruşturma veya kovuşturması için gerekli olması halinde, Kanunun veri sorumlusunun aydınlatma yükümlülüğünü düzenleyen 10 uncu, zararın giderilmesini talep etme hakkı hariç, ilgili kişinin haklarını düzenleyen 11 inci ve Veri Sorumluları Siciline kayıt yükümlülüğünü düzenleyen 16 ncı maddelerinin uygulanmayacağının hükme bağlandığı,
  • Bu kapsamda incelemeye konu edilen yazı bağlamında Kanunun “İstisnalar” başlıklı 28 inci maddesinin (2) numaralı fıkrasının (c) bendinin uygulanıp uygulanmayacağı değerlendirildiğinde kamu kurumu niteliğini haiz Bakanlığın, 213 sayılı Kanunun verdiği yetkiye dayanarak denetleme görevi kapsamında kişisel verileri işlediğinin anlaşıldığı, somut olayda veri işleme şartları bulunmakla birlikte kısmi istisna olarak sayılan Kanunun 28 inci maddesinin (2) numaralı fıkrasının (c) bendinin uygulanacak olması dolayısıyla söz konusu kişisel veri işleme faaliyetleri bakımından Kanunun veri sorumlusunun aydınlatma yükümlülüğünü düzenleyen 10 uncu, veri sorumluları siciline kayıt yükümlülüğünü düzenleyen 16 ncı ve zararın giderilmesini talep etme hakkı hariç, ilgili kişinin haklarını düzenleyen 11 inci maddelerinin uygulama alanı bulmayacağı ancak veri sorumlusunun Kanunun diğer hükümleri ile bağlı olacağı,
  • Ayrıca, Kanunun “Genel ilkeler” başlıklı 4 üncü maddesinde ise, kişisel verilerin ancak bu Kanunda ve diğer kanunlarda öngörülen usul ve esaslara uygun olarak işlenebileceği ve kişisel verilerin işlenmesinde maddede; “a) Hukuka ve dürüstlük kurallarına uygun olma. b) Doğru ve gerektiğinde güncel olma. c) Belirli, açık ve meşru amaçlar için işlenme. ç) İşlendikleri amaçla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olma. d) İlgili mevzuatta öngörülen veya işlendikleri amaç için gerekli olan süre kadar muhafaza edilme.” şeklinde sayılan ilkelere uyulmasının zorunlu olduğunun düzenleme altına alındığı, anılan madde hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere, kişisel verilerin işlenmesinde her hal ve şartta Kanunun 4 üncü maddesinde sayılan genel ilkelere uyulmasının hukuki bir gereklilik olduğu, 
  • Bakanlığın cevabi yazısı ve eki evrakta, üç farklı görevlendirme yazısına istinaden, mükellef kurumun 2012 ila 2016 yılları arası ihracat teslimleri nedeniyle KDV iadesi yönünden incelenmesi sürecinde; mükellef kurumun banka hesaplarında normal hayata ve ticari icaplara uymayan şekilde, banka şubesinden yüklü miktarlarda elden para yatırma işlemlerinin gerçekleştirildiğinin ve bu işlemlerin de mükellef kurumun %100 ortağı olan şahıs tarafından kurumu temsile vekil tayin edilen ilgili kişiler tarafından gerçekleştirildiğinin tespit edilmesi üzerine, 213 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi gereğince olayın gerçek mahiyetini ortaya çıkarmak amacıyla, adı geçen kişilerin sadece mükellef kurumun çek ödemesi olarak kullandığı bankalarda bulunan hesaplarının inceleme sürecine dâhil edildiğinin belirtildiği, bu çerçevede, başvuran ilgili kişilerin kişisel verilerinin hukuka ve ölçülülük ilkesine uygun olarak işlendiği,
  • 213 sayılı Kanunun “Vergi mahremiyeti” başlıklı 5 inci maddesi uyarınca vergi muameleleri ve incelemeleri ile uğraşan memurların görevleri dolayısıyla, mükellefin ve mükellefle ilgili kimselerin şahıslarına, muamele ve hesap durumlarına, işlerine, işletmelerine, servetlerine veya mesleklerine ilişkin olmak üzere öğrendikleri sırları veya gizli kalması lazım gelen diğer hususları ifşa edemeyecekleri ve kendilerinin veya üçüncü şahısların nef'ine kullanamayacakları hususunun hüküm altına alındığı, ayrıca, bahsi geçen yasağın bu kişiler görevlerinden ayrılsalar dahi devam edeceği de aynı hüküm altında vurgulandığı, ilgili düzenlemeden de görüleceği üzere, inceleme kapsamında mükellefle ilgili kimselerin hesap durumlarının elde edilebileceği gibi; bu görevi ifa eden memurların da konuya ilişkin sır saklama yükümlülüğü bulunduğu, başvuran ilgili kişilerin mükellef kurumun %100 ortağı olan kişi tarafından kendilerine vekâlet verilmesi suretiyle şirketi temsile haiz olmaları nedeniyle bu kişilerin “mükellefle ilgili kimseler” kapsamında değerlendirileceği, dolayısıyla, başvuranlara ait kişisel veri olan hesap numaralarının incelemeye konu olabileceği 

değerlendirmelerinden hareketle,

  • Vergi Usul Kanunu ve sair mevzuat hükümleri de incelendiğinde, şikâyete konu veri işleme faaliyetinde; vergi incelemesi kapsamında mükellefle ilgili kimselerin hesap durumlarının elde edilebileceği, bu nedenle ilgili kişilerin mükellefin %100 ortağı tarafından kendilerine vekâlet verilmesi suretiyle şirketi temsile haiz olmaları nedeniyle bu kişilerin “mükellefle ilgili kimseler” kapsamında değerlendirilebileceğine, bu noktada tüm mükellef şirket çalışanlarının değil şirketi temsile yetkili kişilerin mükellefin çek ödemesi olarak kullandığı banka hesaplarıyla sınırlı olarak kişisel verilerinin işlenmesinin ölçülülük ilkesine uygun olduğuna, bu çerçevede, Kanunun 28 inci maddesinin (2) numaralı fıkrasının (c) bendi uyarınca yapılan kişisel veri işleme faaliyetinin Kanunun 5 inci maddesinin (2) numaralı fıkrasının (ç) bendi kapsamında veri sorumlusunun hukuki yükümlülüğü çerçevesinde yerine getirildiğine ve şikâyete konu kişisel verilerin açık rıza olmaksızın işlenebileceğine karar verilmiştir.